B. YAĞLAR
– Hücre zarının yapısına katılırlar.
– Enerji kaynağı olarak kullanılırlar. Yıkımı ve kullanımı uzun sürdüğünden hücrelerde, enerji kaynağı olarak karbonhidratlardan sonra tercih edilirler.
– Deri altında depolanarak ısı kaybını engellerler.
– İç organları mekanik etkilere karşı korur.
– Bazı hormonların yapısına katılır. (Steroidler)
Yağlar; yağ asitleri, nötral yağlar, fosfolipitler ve steroidler gibi çeşitleri vardır.
Yağ asitleri: yağların yapıtaşıdır, sindirilemezler. Bazı çeşitleri hücre zarından geçemez.
Bitkisel yağlar doymamış yağ asidi taşır. Bu tip yağ asitlerinin karbonlarından bazıları arasında ikili hidrojen bağı bulunur. Normal oda sıcaklığında sıvıdırlar. Bitkisel yağların yüksek sıcaklık ve basınçta hidrojenle doyurulmasıyla margarinlerelde edilir.
Hayvansal yağlar ise doymuş yağ asidi taşır. Bunlarda karbonlar arasında çift bağ olmadığı için tüm karbon atomları hidrojene doymuştur. Normal oda sıcaklığında katıdırlar.
Nötral Yağ: Üç yağ asidinin bir gliserol ile birleşmesi sonucu nötral yağlar oluşur. Birleşen üç yağ asidi aynı veya farklı olabilir. Aralarındaki bağa ester bağı denir.
Nötral yağlar: 1 gliserol + 3 yağ asidinin birleşmesi ile oluşur.
Fosfolipid: Gliserolle birleşen üç yağ asidinden birinin yerine fosforik asit bağlanırsa fosfolipid oluşur. Fosfolipidler hücre zarının yapısında bulunur.
Steroidler: Bazı hormon ve vitaminlerin yapısına katılabilir. Ayrıca metabolizma olaylarında görev alabilir.
C. PROTEİNLER
Yapılarında C, H, O, N atomu bulunur. Bazıları S atomunuda taşıyabilirler. Yapı taşları amino asittir. Ribozomda DNA'nın kontrolünde sentezlenirler. Gerektiğinde enerji verici olarak da kullanılırlar Solunumda kullanıldıklarında CO2, H2O ve NH3 gibi artıklar oluşur. Organellerin ve hücre zarının yapısına katılırlar. Bazıları, enzim veya hormon olarak fonksiyonel görev alır.
Canlılar tarafından protein sentezinde 20 çeşit amino asit kullanılabilmektedir. Bir amino asitin yapısında üç grup vardır. Bunlar;
- Karboksil grubu (COOH): Asidik özellik verir.
- Amino grubu (NH2): Bazik özellik verir.
- Radikal (değişken) grup: Amino asit çeşidine göre farklılık gösteren tek gruptur. Amino asitin kapalı formülü;
Proteinlerin sentezinde bütün canlılarda 20 çeşit amino asit kullanılmasına rağmen canlıların sentezledikleri proteinler birbirinden farklıdır. Bu farklılıkta etkili olan faktörler şunlardır;
– Amino asit sayısı
– Amino asit dizilişi
– Amino asit çeşidi
Amino asitler peptit bağları ile birbirlerine bağlanır ve her bağ oluşurken bir molekül su açığa çıkar. Bu bir dehidrasyon olayıdır. Peptit bağı amino asitlerden birinin karboksil gurubu ile diğerinin amino gurubu arasında kurulur.
Peptit bağı oluşumu:
Protein sentezinde kullanılmak üzere vücudumuzda 20 çeşit amino asit vardır. 12 çeşidi vücudumuzda sentezlenir. Vücudumuzda sentezi olmayan dışarıdan aldığımız 8 çeşit amino asite temel (esansiyel) amino asit denir. Tüm insanların protein şifreleri farklıdır (Tek yumurta ikizleri hariç). Bu yüzden organ naklinde problem meydana gelmektedir.
D. ViTAMiNLER
Yapısında C, H, O, N, S ve P atomlarını bulundurabilir. Sindirilmeden hücrelere alınabilen organik besin maddeleridir. Çoğunluğu bitkiler tarafından sentezlenir. Hayvanlar ise hazır olarak alır. Enzimlerin yapısına katıldıkları için (koenzim), eksikliklerinde vücutta bazı anormallikler ortaya çıkar. Vitaminler solunuma katılmazlar bu yüzden enerji verici olarak kullanılamazlar. Vitaminler 2’ye ayrılır. Bunlar; yağda çözünen vitaminler ve suda çözünen vitaminler. A, D, E, K vitaminleri yağda çözünür ve fazlası depolanır. B ve C vitaminleri ise suda çözünür ve fazlası depolanmayıp dışarı atılır. Bu yüzden B ve C vitaminleri taze olarak alınmalıdır. Vitaminler günümüzde laboratuvarlarda sentetik olarak üretilebilmektedir.
A ve D vitaminlerin öncül maddeleri dışarıdan alınarak vücudumuzda sentezlenir. A vitamini karaciğerde, D vitamini deri altında güneş ışığı etkisiyle sentezlenir.
Bağırsağımızda yaşayan E. coli bakterileri B ve K vitaminlerini sentezler. Sentezlenen bu vitaminleri insanlar kullanabilir.
E. MiNERALLER

– Bazı enzimlerin yapısına katılır. (Kofaktör)
– Kemik ve diş yapısına katılır. (Ca, P)
– Dokularda, hücrelerin osmotik basıncını ayarlar. (Na+, CI–)
– Hemoglobin (Fe) ve Klorofil (Mg)’in yapısına katılırlar.
F. SU
Suyu doğal olarak aldığımız gibi, besinlerden de alırız. Canlı hücrelerinde % 70–80 oranında su bulunur. Eğer % 15’in altında su bulunursa enzimler çalışamaz. Bal ve reçel bu yüzden bozulmaz. Vücudumuzda suyun bazı fonksiyonları şunlardır;
– İyi bir çözücüdür. Bu yüzden sindirimde rol alır.
– Besinlerin emilimi ve taşınmasında rol alır.
– Terlemeyle vücut ısısını ayarlar.
– Boşaltım artığını (NH3, üre, ürik asit) seyreltir.
– Enzimlerin çalışması için gereklidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder